Fecriati’nin temsilcilerinden olan Ahmet Haşim, sembolizmden etkilenmiş ve şiirlerinde genellikle akşam, şafak, gece, mehtap, yıldızlar, ormanlar gibi konulardan bahsetmiştir. Bu yazımızda Ahmet Haşimin O Belde şiirinin orijinalini, günümüz Türkçesi ile çevirisini görecek ve şiirin hem konu hem de dil ve anlatım yönünden incelemesini yapacağız.
Ahmet Haşim'in O Belde Şiiri
Denizlerden
Esen bu ince hava saçlarında eğlensin
Bilsen
Melal-i hasret ü gurbetle ufk-ı şâma bakan
Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin!
Ne sen,
Ne ben;
Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ
Ne de âlâm-ı fikre bir mersa
Olan bu mâi deniz,
Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz.
Sana yalnız bir ince taze kadın,
Bana yalnızca eski bir budala
Diyen bugünkü beşer,
Bu sefil iştiha, bu kirli nazar,
Bulamaz sende, bende bir mânâ,
Ne bu akşamlarda bir gam-ı nermin,
Ne de durgun denizde bir muğber
Lerze-i istitar ü istiğna
Sen ve ben
Ve deniz
Ve bu akşam ki lerzesiz, sessiz,
Topluyor bûy-i rûhunu güya
Uzak
Ve mâi gölgeli bir beldeden cüda kalarak
Bu nefy ü hicre müebbet bu yerde mahkûmuz…
O belde
Durur menâtık-ı dûşize-i tahayyülde;
Mâi bir akşam
Eder üstünde daima ârâm;
Eteklerinde deniz
Döker ervâha bir sükûn-ı menâm.
Kadınlar orda güzel, ince, sâf, leylîdir,
Hepsinin gözlerinde hüznün var,
Hepsi hemşiredir veyahut yâr;
Dilde tenvîm-i ıstırabı bilir.
Dudaklarındaki giryende bûseler, yahut,
O gözlerindeki nîlî sükût-ı istifham,
Onların rûhu şâm-ı muğberden
Mütekâsif menekşelerdir ki
Mütemadi sükûn u samtı arar
Şule-i bi-ziya-yı hüzn-i kamer
Mülteci sanki sade ellerine.
O kadar natüvan ki, ah; onlar,
Onların hüzn-i lal ü müştereki,
Sonra dalgın mesâ, o hasta deniz,
Hepsi benzer o yerde birbirine…
O belde
Hangi bir kıta-i muhayyelde?
Hangi bir nehr-i dûr ile mahdut
Bir yalan yer midir veya mevcut,
Fakat bulunmayacak bir melaz-ı hülya mı?
Bilmem… Yalnız
Bildiğim sen ve ben ve mâi deniz
Ve bu akşam ki eyliyor tehziz
Bende evtar-ı hüzn ü ilhamı
Uzak
Ve mâi gölgeli bir beldeden cüda kalarak
Bu nefy ü hicre müebbet bu yerde mahkûmuz.
AHMET HAŞİM
O Belde (Günümüz Türkçesiyle)
Denizlerden
Esen bu ince hava saçlarında eğlensin
Bilsen
Özlem ve gurbetin kederiyle akşam ufkuna bakan
Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin!
Ne sen,
Ne ben;
Ne güzelliğinde toplanan bu akşam
Ne de karamsarlığa bir liman
Olan bu mavi deniz,
Kederi anlamayan nesle aşina değiliz.
Sana yalnız bir ince taze kadın,
Bana yalnızca eski bir budala
Diyen bugünkü insan,
Bu görgüsüz istek, bu kirli bakış
Bulamaz sende, bende bir anlam,
Ne bu akşamlarda bir tatlı kaygı,
Ne de durgun denizde bir içlenme
Örtünüş ve nazın titremesi
Sen ve ben
Ve deniz
Ve bu akşam ki kıpırtısız, sessiz,
Ruhunun kokusunu topluyor sanki
Uzak
Ve mâvi gölgeli bir beldeden ayrı kalarak
Sürgün ve ayrılığa yazgılı bu yerde tutukluyuz…
O belde
Durur düşlerin el değmemiş sinesinde
Mavi bir akşam
Dinlenir daima üstünde
Eteklerinde deniz
Bir uyku dinginliği döker ruhlara
Kadınlar orda güzel, ince, saf, leylidir,
Hepsinin gözlerinde hüznün var,
Hepsi kız kardeştir, değilse yâr;
Kalp acısını dindirmeyi bilir.
Dudaklarındaki ağlamaklı öpüşler, yahut,
O gözlerindeki çivit suskunluk,
Onların ruhu kırılgan akşamdan
Derlenmiş menekşelerdir ki
Sonsuz susuşu arar
Ayın donuk alevi
Sığınmış sanki sade ellerine.
O kadar halsiz ki, ah; onlar,
Onların ortaklaşa dilsiz hüznü,
Sonra dalgın akşam, o hasta deniz,
Hepsi benzer o yerde birbirine…
O belde
Hangi düşsel yerde?
Hangi uzak nehirle çevrili
Var mı yoksa bir yalan yer mi?
Ulaşılmayacak bir kuruntu!
Bilmem… Yalnız
Bildiğim sen ve ben ve mâvi deniz
Ve bu akşam ki titretiyor
Bende esin ve hüznün tellerini
Uzak
Ve mâvi gölgeli bir beldeden ayrı kalarak
Sürgün ve ayrılığa yazgılı bu yerde tutukluyuz.
AHMET HAŞİM
O Belde Şiiri Hakkında
O Belde şiiri ilk olarak “Şiir ve Tefekkür Mecmuası”nda 1909 yılında yayımlanmıştır. Ahmet Haşim’in “Göl Saatleri” adlı kitabında “Serbest Müstezat Nazımları” bölümünde bulunur. O Belde şiiri, Ahmet Haşim’in ilk devresiyle son devresi arasında bir bağlantı olarak görüldüğünden dolayı orta devrede yer aldığı söylenilebilir. O Belde şiiri Tevfik Fikret’in Ömr-i Muhayyel şiiriyle benzerlikler gösterir. Dekor bakımından ise Cenap Şahabettin’in bazı şiirlerini hatırlatır.
O Belde Şiirinin Tahlili
O Belde şiiri Ahmet Haşim ile tabiatı anlayan zarif ruhlu bir kadının ufku izlemesiyle başlar. Kadın, Ahmet Haşim gibi hasret ile doludur. Akşamın renkleri ve hüzün kadının gözlerine yansımıştır. Bu hal, kadını Haşim'in gözlerinde daha da güzelleştirmiştir. Haşim ile kadın karamsarlığa liman olan bir denizi izlerken, kederi, hüznü anlamayan nesle aşina olmadıklarını belirtir. Belki de şairin sanatının ve sanat anlayışının diğer edebiyatçılar tarafından anlaşılmayıp tenkit edildiğini ifade etmiş olabilir. Haşim bu insanların kabalığını anlatır. Bu insanların kadında, şairde, akşamlarda tatlı kaygıyı, durgun denizlerde içlenmeyi anlamadıklarını söyler.
Şair, o mavi gölgeli beldeden ayrı kaldığını, sürgüne ve ayrılığa mahkûm bir yerde tutuklu olduklarını söyler. Hayali bir mekân yaratan şair sonraki kısımda bu beldeyi ve bu beldede yaşayan kişileri tanımlar. Bu beldede mavi akşam, dingin deniz ruha huzur verir. Bu beldedeki kadınlar ince, saf, kalp acısını dindirmeyi bilen, gözlerinde hüzün olan kadınlardır ve bu kadınlar beldenin ruhunu temsil eder. Son kısmında ise şair umutsuzluğa kapılarak bu beldenin gerçekten var mı yok mu olduğu bilmediğini dile getirir bildiği tek gerçek kadın, akşam ve kendisinin var olduğudur. Bu akşamın şairin kendisinde esin ve hüzün tellerinin titrettiğini ifade ederek yine bu hayali beldeden ayrı kaldığını, sürgün ve ayrılığa mahkûm bu yerde tutuklu olduklarını söyleyerek bitirir.
Dil ve Anlatım Yönünden Tahlili
Şiirde çokça kullanılan kelimeler mavi, akşam, deniz, uzak kelimeleridir. Mavi kelimesini deniz, akşam, belde ile birlikte kullanıyor. Mavi rengi huzur veren ve hayal kurmaya uygun olan bir renk olduğundan şair bu hayali yeri mavi renk ile birlikte kullanarak şiire huzur veren bir uyum sağlar. Akşam kelimesi ise şairin çocukluğunu geçirdiği Bağdat’ta akşam gezmeleri daha çok yapıldığından akşam kelimesinin çocukluğu ile bağlantısı olabilir. Deniz ise hep dingin, ruhun kokusunu taşıyan bir kelime olarak kullanılmıştır. Uzak kelimesi ise şairin uzaklaşmak isteğini ifade etmektedir. İsim tamlamaları da sıkça kullanılmıştır ve bazı isim tamlamaları oldukça derin anlamlara sahip, şairin iç dünyasını yansıtan tamlamalardır. Örneğin: Melal-i hasret ü gurbet(özlem ve gurbet sıkıntısı), Bûy-i rûh(ruhunun kokusu) gibi. Özellikle bûy-i rûh tamlaması ruhu nesnelleştirir. Şair şiirinde ustaca tamlamalar ve ruh tasvirleri kullanmıştır.
Ahmet Haşim Kimdir?
1887 yılında Bağdat’ta doğmuştur. Fecriati’nin temsilcilerinden olan Ahmet Haşim, topluluk dağıldığında başka bir topluluğa katılmamıştır. Sanatını ve sanat anlayışını bağımsız olarak sürdürmüştür. İlk şiiri “Hayal-i Aşkım“ 1901’de yayımlanmıştır. Türk edebiyatında “akşam şairi” olarak tanınır. Sembolizmden etkilenmiştir. Şiirlerinde olan doğa manzaraları diğer sembolizmden etkilenen şairler gibi “akşam, şafak, gece, mehtap, yıldızlar, ormanlar…” gibi hayal kurmaya müsait mekânlar ve durumlardır. Şiirlerinde çocukluk anıları, aşk ve tabiat başlıca temaları olmuştur. Ahmet Haşim, şiirin dilinin sözden ziyade musikiye daha yakın olduğunu ifade eder. Şiirleri dış dünyaya ait gözlemlerinin iç dünyasında bıraktığı etkileri ve izlenimleri yansıtır. Şiirlerinde aruz ölçüsünü kullanmıştır. Düzyazı türünde verdiği eserler de başarılıdır.
Sonuç
Şairin hayalindeki beldeyi anlatışı ve o beldede yaşayanların ruhlarını tasvir edişi oldukça kusursuzdur. Yaşadığı dünyada sürgün gibi hissettiğini açıkça görürüz. Ahmet Haşim, çocukluğundaki gibi akşam gezilerine çıkmayı bu hayali beldede gerçekleştirir. Annesi gibi ince, kederli kadınların olduğu hayali yerde bu kadınlar ya kardeş ya da yârdır. Şairin Tevfik Fikret’ten etkilendiği bu şiirinde açıkça görülür. Ahmet Haşim, O Belde şirinde hayali bir beldeye kaçış ve hayalindeki yaşamı, kadını ustalıkla anlatır. Okuyan insanlar da bu beldenin içine çekildiğini hissederler. Sizin de gerçek dünyadan kaçtığınız bir hayali belde var mı?
BENZER YAZILAR
Feminizm: Mücadelenin Ardındaki Düşünce
“Kalibre” yazı serimizin bu ilk bölümünde; kadınların eşit statü, hak, özgürlük için mücadelesi ve bunların ardındaki düşünceler.
Eskiden Yasaklanmış Olan 5 Kült Kitap
Eskiden yasaklanmış olan, bugün bir kült haline gelmiş beş kitabın hikayesi.