Yazar Mary Ann Shaffer tarafından yazılan roman The Guernsey Literary and Potato Pie Society (Edebiyat ve Patates Turtası Derneği) analizi ve film üzerinden tarihi kesitler.

Yazar Mary Ann Shaffer Kimdir?

1934 yılında Batı Virginia, Amerika Birleşik Devletleri'nde doğan yazar Mary, üniversite eğitimi için Ohio'ya taşınarak Miami Üniversitesi'nde öğrencilik hayatını devam ettirdi. Taşındığı bu şehirde gelecekteki eşi ile tanıştı ve evlendiler. 1976 yılında Londra'daki bir seyahatinde Normandiya Kıyıları'ndaki Guernsey Adası ile ilgili öğrendikleri onu cezbetti.

Adada geziye çıktığı bir gün yoğun sis nedeniyle uçak ve feribot seferleri iptal olduğundan Guernsey'de sıkışıp kalan Mary Ann ufak çaplı bir araştırmaya girişti ve geri döndüğünde Manş Adaları'ndaki Alman işgali onu derinden etkiledi. Yazı çalışmalarına geri döndüğünde başlamışsa da yazar, editör ve kütüphaneci olan Mary Ann yakalandığı kanser hastalığı sebebiyle 2008 yılında Kaliforniya'daki evinde yaşamını yitirdi. 

Böylece vefatından sonra yeğeni yazar Annie Brows'un yardımları ile 2008 yılında yayınlanan benzer isimli romanı Guernsey ve Patates Turtası Derneği okurları ile buluştu. Çok fazla ilgi gören kitap, 2018 yılında Lily James ve Michiel Huisman başrollerinde sinemaya uyarlandı. 

Edebiyat ve Patates Turtası Derneği (The Guernsey Literary and Potato Peel Pie Society)

Kitap Özeti ve Olay Örgüsü

Henüz 1946 yılında İkinci Dünya Savaşı'nın etkilerini taşıyan Londra'da yaşayan genç ve nişanlı bir kadın olan Julia Ashton yazmaya çalıştığı yeni kitabı için özgün konu arayışında olan bir yazardır.

Juliet ikinci el kitapçıya bağışladığı bir Charles Lamb kitabına kendi adını yazmıştır ve kitap Guernsey Adası'nda yaşayan Dawsey Adams'ın eline geçer. Charles Lamb kitaplarının geri kalanına nasıl ulaşacağını merak eden kitap tutkunu adam Juliet'e kendine yardımcı olması için bir mektup gönderir. 

Mektupta hem kendinden hem de çevresinden sıkça bahseden Dawsey kendisinin ve arkadaşlarının üye olduğu dernekten bahseder. Üyelerin çeşitli yaş ve meslek grubundan olmaları Juliet'de merak uyandırır. Kendi aralarında kitap okuma etkinlikleri düzenleyen bireyler aslında bu derneği Nazi işgali esnasında korunmak amaçlı kurulmuş idi. Dernek ise ismini Nazi'lerin baskıcı ve katı kurallarından biri olan ada halkının uğraştığı hayvancılıktan yararlanamamalarından alıyordu.

Bütün ada halkının hayvanlarına el koyulmasının ardından çiftçilerden biri beslediği domuzlarından bir tanesini askerlerden saklar. Kendi aralarında uzun zaman sonra ziyafet çekmeye hazırlanan arkadaş grubu sokağa çıkma yasağının var olduğu bir gece evlerine dağılmaya hazırlanırken Alman askerlerine yakalanırlar.

Kendi aralarında patates turtası paylaştıklarını ve kitap okuduklarını söyleyerek askerleri geçiştiren arkadaş grubu böylece kitap okuma derneğini kurar ve bunu çeşitli türlerdeki romanları keşfedip okuyarak birbirlerine anlattıkları bir rutin haline getirirler. 

Juliet mektupta bu okudukları karşısında hayretler içerisinde kalır ve ada halkı ile hem tanışmak hem de Dawsey'in anlattıklarını yeni yayınlayacağı kitabına ilham olması sebebiyle onu yakından tanımak üzere Guernsey'i ziyaret etmeye karar verir. Ziyaretinden hemen önce nişanlısının evlenme teklifini kabul eden Juliet aklında pek çok soru işareti ile yola koyulur. Adaya ulaşan Juliet, Dawsey ve arkadaşlarıyla sıkı bir bağ kurmasının ardından iyi bir dostluğun da temelini atar fakat dernek hakkındaki konuyu yeni kitabına uyarlayacak olması pek de sıcak karşılanmaz. Bu arada Dawsey ile arasında arkadaşlıktan öte bir ilişki oluşmaya başlar ama Juliet kendisine sürekli artık nişanlı bir kadın olduğunu hatırlatarak Guernsey'den ayrılır. 

Londra'ya geri dönmesinin ardından aklı sürekli adadaki yaşantı ve insanlarda kalan Juliet ayrıca Dawsey'e de özlem duymaktadır. Günlerini eskisi gibi geçirmeye çalışan Juliet yaşadığı bir tartışmanın ardından nişanlısı ile yollarını ayırır. Öte yandan Dawsey de Juliet için aynı duyguları beslese de kendini açıklayacak gücü bulamamaktadır. Bir gün Juliet Guernsey'e geri dönmeye karar verir ve böylece Dawsey için olan duygularını korkusuzca ifade ederek ikili için büyük bir aşkı başlatır. 

Kitabın Ana Fikir ve Analizi

Sosyal açıdan halkın açlık, savaş, aile ve ebeveynlik ya da arkadaşlık konuları edebi olarak eserde içgüdülerimizin bizleri nasıl yönlendirdiğine ışık tutuyor. Juliet'in işgal ardından Guernsey'de yeni bir hayata başlaması kitabın dostluk ilişkileri için başlı başına bir bağlantı aracı olması ile simgeli. Ayrıca aile kurumunu oluşturmanın yalnızca kan bağı ile değil, ebeveynlik yapabilirlik ve sonsuz sevgi kavramının da mutluluk sağlayabilir oluşu kitaptaki bir diğer ders çıkarılacak unsur.

Pek çok farklı bakış açısı ile çoklu kişilikleri betimleyerek her bir karakteri özel yapan eser, ayrıca bizleri insani kılan duyguların en zor ve amansız durumlarda yalnız bırakmayarak sadece bu duyguları paylaşarak değerli kılmamıza bir örnek. Dürüstlük, tutkularımız, yanlışlarımızdan ders çıkarabiliyor oluşumuz, kısacası hayatın her bir noktasında varlığını hissettiğimiz derin duygularımız sosyolojik anlamda beraberliği anlamlandıran önemli nokta olarak bir diğer önemli anafikir. 

Sosyalizm ve milliyetçilik unsurlarını taşıyan kitapta örnek olarak Nazi askerlerinin yalnızca kendi fikirlerini önemseyerek Guernsey halkını aşırı baskıcı kurallara maruz bırakması gösteriliyor. Bu gibi savaş unsurları halk arasında kıtlık, adanın viraneye dönmesi, iletişimin neredeyse kopması açısından zorluk getirse de sevgi ve saygının tükenmez değerli duygulardan biri olarak ada halkını birbirine kenetliyor.

Tarihi Açıdan Romandaki Benzerlikler

Romandaki ana karakterlerden biri olan tıpkı Juliet gibi, kitabın yazarı Mary Ann de Guernsey'i ziyaret edip hayran kalarak hayatının geri kalanını etkileyecek bir tecrübe edinmişti. Bunun yanı sıra Manş Adaları Alman'ların işgal ettiği tek Britanya toprağıydı ve işgalden bir gün evvel basında Guernsey halkının çocuklarını tahliye için hazırlamaları gerektiği duyurulmuştu. Bu sebepten ötürü pek çok aile birbirinden koptu ve ayrıldı. Tıpkı kitaptaki gibi işgalden sonra pek çok ada sakini İngiltere'ye gitmek üzere temelli ayrılmıştı.

Ada aslında tarım açısından verimliydi ve büyük bir domates ticaretine ev sahipliği yapıyordu. Ne yazık ki İngiliz Hükümeti adaların pek de bir işleve sahip olmadığını varsayarak savunmaya gerek olmadığını belirtti ve İngiliz ordusu işgal esnasında yer almadı. Bu da halkın kendisini domatesler ile savunmasını gerektirdi. Kitaptaki karakterlerin tamamının kurgusal olduğu bilinse de işgal döneminde cesur bir kadının benzer olarak kıtlıktan dolayı bir keçiyi sakladığı var olan dedikodular arasında. 


BENZER YAZILAR

Botter Apartmanı: Gerçek Bir Apartmanda Yaşamış Hayalî Bir Ailenin Romanı

İstiklal Caddesi’ndeki Botter Apartmanı’nın tarihi ve "Botter Apartmanı" adlı romanın incelemesi

Toni Morrison: Hayatı ve Eserleri

Afro-Amerikan Edebiyatı’nın öncüsü ve ilk siyahi kadın editör Toni Morrison’ın yazarlık hayatı ve eserleri.


Paylaş