Federico Fellini kimdir? Fellini Sineması nedir ve ne anlatır? Fellini'nin kadınları ne demektir?

Karnaval gibi renkli filmleriyle anılan Fellini'nin hayatına ve filmlerine kısa kısa değinerek, Fellini Sineması'ndan ve ona ait kavramlardan bahsettik.

Federico Fellini Kimdir?

Federico Fellini, 1920 yılında Rimini’de doğmuş, herhangi bir işte çalışan bir babanın ve ev hanımı olan bir annenin çocuğuydu. Ailesi onun doktor veya avukat olmasını isterken, o buna karşı çıkıyordu. Bu durum, daha o yaşlarda Fellini’nin kalıplara sığmayacağını destekleyen bir durum olarak görülebilir. Ayrıca resim yapmayı çok seviyordu. Yapacağı işte mutlaka resim olmalı ve insanları güldürmeliydi. Ve bu resimlerde kendi rüyaları, hayalleri ve anıları olmalıydı. Kendi yalanlarım olarak adlandırdığı bu şeyleri insanlara da kabul ettirmeliydi. Kendinin de dediği gibi o bir yalancı olarak doğmuştu ve yalanlarına kendiyle birlikte inanacak insanlara sahip olmalıydı. (1)

Gençliğinde gazetecilik ve karikatüristlik gibi çeşitli meslekleri icra eden Fellini, üniversitede Hukuk fakültesine kayıt yaptırmış olsa da öğrenimine devam etmemiştir. Resim yapmayı çok sevdiğinden karikatürist olma hedefini gerçekleştirmek için 1939 yılında Roma’ya taşındı.1940’a kadar filmler ve radyo oyunları için çeşitli diyaloglar kaleme alan Fellini, ilk senaryolarını Alleanza Cinematografica Italiana’da çalışırken yazdı. (2) Sinema kariyerine senaryo yazarı olarak başlayan Fellini için, insanın bir özgürlük sorunu vardı. Bunu filmlerinde çözmeye çalıştı. O dönemde söylediği bu söz, özgürlük hakkındaki düşüncelerini bize net bir şekilde veriyor;

“Ben sanatçı için bütün bir özgürlüğün olduğuna inanmıyorum! Kendine kalsa istediği her şeyi yapmak için özgür, ancak genelde hiçbir şey yapmaz. Eğer sanatçı için ilham beklerken tehlikeli bir şey varsa o da hayatındaki bu özgürlüğünün sorunudur.” (1)

Fellini Sineması ve Fellini Kadınları Kavramı Ne Anlatır?

Fellini filmleri için bir sirk, karnaval benzetmesi yapmak yanlış olmaz. Filmlerinin çoğunda şenlik havası hiç eksik olmaz ve palyaçoların yer aldığı bir coşku söz konusudur. Filmlerini izleyen seyircilerden bazıları, film bittiğinde bir karnavaldan çıkmış gibi hissettiklerini söylemiştir. Filmlerinde kullanmaktan vazgeçmediği bir diğer şey ise masumiyeti ve saflığı simgeleyen genç kadınlardır. Öyle ki ‘’Fellini’nin Kadınları’’ diye bir söylem oluşmuştur. Kullandığı karakterler, gerçek hayatın içinden çıkmış karikatürize edilmiş karakterlerdir. Sahte hazlar peşinde koşan, yabancılaşmış, tatminsiz karakterleri kullanır. Bunun yanı sıra  "Ben dürüst bir yalancıyım” diyen Fellini’nin filmlerinde birçok otobiyografik unsur vardır. (3)

Savaş döneminin yıkıcı etkilerini taşıyan İtalyan yönetmenlerin etkisinde olduğu Yeni Gerçekçilik akımı çerçevesinde filmler çekmiş olsa da ve İtalyan Yeni Gerçekçiliğin önemli yönetmenlerinden ve sürrealist sinemanın önemli temsilcilerinden sayılsa da hiçbir zaman tam olarak bir akımın etkisi altına girmemiştir. Aynı zamanda simgeleri, renkleri ve müziği kullanışıyla sanatsal sinemanın da öncülerinden sayılmıştır. Yaptığı filmlerde alegorik ögeleri, abartılı ve coşkulu resimler ve müzikler, gerçekle hayali içi içe görmek mümkündür.

Filmlerini hiçbir zaman açıklamaya çalışmamıştır. Ona bu konuda soru soran bir gazeteciye şöyle cevap vermiştir: “Sanatta tanımlamalar anlamsızdır. Etiketler bavullara konur. Sanatta bütün yolların geçerli olduğu kanısındayım.” (4) Bir kez daha Fellini’nin kalıplara sığdırılamadığını, belli bir boyutu olmadığını anlamak mümkündür. Her ne kadar kendini bir akıma dahil etmemişse de gerçekliği reddetmez. Onun da filmlerinde yaptığı şey gerçeği göstermektir. Fakat bunu kendine has tarzıyla yapar. Anılarını, düşlerini ve fantezilerini gerçeklik algısıyla harmanlar ve bunu filmin nüvesine (özüne) etkileyici bir şekilde yansıtır. Bundan dolayı "anıların sinemacısı’’ sıfatını da almıştır.  (3)

Fellini sinemasını, birkaç filmi üzerinden anlatmak onun sinemasında bahsettiği bütün unsurları görebilmek açısından daha önemlidir.

Varyete Işıkları

Varyete Işıkları, orjinal ismiyle Luci Del Varieta, 1950 yılında yaptığı ilk filmdir. Bu film onun için, insanların özgürlük sorunlarını yansıtabildiği bir filmdi. Senaryosunu kendi yazdığı filmi, Alberto Lattuada ile birlikte yönetti. (1) Film, güzel fakat fazlasıyla hırslı olan genç bir kadının (Fellini’nin kadınlarının imajı), sürekli seyahat eden üçüncü sınıf bir varyete tiyatro grubuna katılması ve grubun içerisinde neden olduğu kıskançlığı ve duygusal krizleri anlatıyor. Bu film, maalesef bekledikleri ilgiyi görmedi.

Beyaz Şeyh

Bunun üzerine tek başına çektiği ilk film olan Lo Sceicco Bianco (Beyaz Şeyh), yeni evli bir çiftin balayı için geldikleri Roma şehrinde yaşadıklarına odaklanıyor. Bu filmde Fellini’nin filmlerinin yapı taşı olan hayalle gerçeğin harmanlanmasını en sade haliyle görebiliriz. Aynı zamanda yeni Gerçekçilik akımını filmde başarıyla kendine has unsurlarla dönüştürmesinin ilk örneğidir. Fakat bu film de seyirci tarafından anlaşılmadığı gibi eleştirmenlerden de düşük not aldı. Hakim olan İtalyan Yeni Gerçekçilik akımından farklı çekilen bu film için yapılan olumsuz eleştirilerden etkilenmeden ve hatta eleştirmenler için; "Hiçbir film eleştirmeninin yazdıkları filmden fazlasını söylemez, ancak eleştirmenler ellerinden geleni yaparak bizim aksini düşünmemizi sağlamaya çalışıyorlar!” (1) diyerek aslında pes etmeyeceğini ve eleştirilerin umurunda olmadığını, bize kendi yolunda ilerleyeceğini gösterdi.

1963 yılında çektiği 8½ filmi, Fellini’nin en önemli yapıtlarından biri olarak görülür. Bu film onun hayatının gerçek bir yansıması olarak kabul edilir. Bunu kanıtlayacak nitelikte olan, kardinalin yanındayken balık etli kadın gördüğü sahneyi, Fellini’nin normalde balık etli kadınları sevdiğini, bu kadınların cinsel olarak daha arzulu olduklarını söylediği cümlelerle özdeşleştirmek mümkündür. Yani filmlerinde sık sık kullandığı kadın figürü burada da kullanılmıştır. Filmin yapım sürecinde Fellini, filmi çekmesini sağlayan o pırıltıyı kaybetmiş ve yarım bırakmak istediğini dile getirmiştir. Bu yaratma sancısını film boyunca ana karakter Guido’nun üzerinde hissedebiliriz. (6) Yani Fellini, kendi gerçeğini, hissettiklerini, düşlerini harmanlayarak filme öyle yansıtıyordu ki insanlar izlediğinde bunların gerçek mi hayal mi olduğunu ayırt etmekte zorlanıyor ve yansıtılan şeyi özümsüyordu. Filmde Guido’ya akıl veren yazar filmin sonlarına doğru “Gerçekten bir şeyler yaratmadıktan sonra yok etmek yaratmaktan daha iyidir. Bu dünyada yaşama hakkı iddia edecek kadar açık ve doğru şey var mı?” cümlesi ile 8½’u özetler. (5)

Amarcorde

Bir diğer önemli filmi 1973 yılında yapılmış olan Amarcorde filmidir. Bu film Fellini’nin kendi çocukluğundan, gençliğinden hayal-gerçek kesitler sunması açısından önemlidir. (1) Bahsettiğimiz otobiyografik ögeleri barındıran bir filmdir. Ancak Fellini film için anılarını içerdiğini kabul ederken bir taraftan da otobiyografik olduğunu reddeder. Bu yüzden yarı otobiyografik diyebiliriz. Aynı zamanda dahi-deli yönetmen sıfatını almasında, bu filmde kendi hayatındaki hayal-gerçek kesitini dahice harmanlaması önemli bir noktadır.

Fellini’nin yaptığı en kişisel film olarak görülebilir. Bu film Fellini’nin kadınlarını en sık görebildiğimiz filmdir. Genellikle bütün filmlerinde gördüğümüz karnaval havası bu filmde de devam etmektedir. Filmin arka planında İtalya’da yükselmekte olan İtalyan Faşizminin izlerini sıkça görürüz. Normalde filmlerinde politik olan şeylerden kaçınan, bunun mutsuzluğunu yansıtmayan Fellini çok eleştirilmiştir. Ancak bu filminde arka planda koyduğu bu İtalyan Faşizmi, politikliği açık açık koymadığı ama hissettirdiği yargısını güçlendirebilir. Politik olmadığı yönündeki eleştiriler için; "Romalıdan çok tam bir Eskimo gibiyim. Siyaset ve spora ilgi duymam” (7) diyerek bu söylenenleri umursamadığını ortaya koyar. Fellini filmleri için, özellikle kendi çocukluk anılarından oluşan bu filmle beraber şunu söylemek mümkündür; yönetmenle beraber izleyicisine içlerinde gizlenen çocuğun merakıyla yarattığı dünyaya bakma olanağı sunar. (7)

Tatlı Hayat

Anlamlardan anlamlara sürükleyen bir diğer filmi, 1960 yapımı La Dolce Vita filmidir. Fellini’nin filmlerini seyrederken en çok hissedilen şey, epizotlu bir film seyredildiğidir. Bütün fotoğrafı parçalar ve seyircinin klasik film izleme anlayışını yıkar ve seyirciyi yabancılaşma içinde bırakır. Ancak film bittikten sonra parçaladığı o fotoğraf tekrar bütünleşir ve bir anlam kazanır. (6) Bunu belki de en çok hissettiğimiz filmlerden biridir. Filmlerinde yer alan keskin dürüstlüğü de en çok bu filmde görürüz. Filmin tamamının sembollerle dolu olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Fellini Sineması Hakkında Görüşler

Filmlerinin yanı sıra bir de Fellini hakkında görüşlere bakmak, yine Fellini sinemasını anlamak için önemli bir noktadır. Örneğin Kundera, Fellini’nin özel düşlem dünyasına dikkat çekerek, yönetmenin düşlerinin kitle iletişim araçlarıyla yoz beğenilerin egemen olduğu bir çağda, kendine rahat bir yer bulamadığını savunmaktadır. Fellini sineması, bu bağlamda, iki diyalektik Marksist düşünür, Theodor Adorno ve Max Horkheimer’in “Kültür Endüstrisi: Kitlelerin Aldatılışı Olarak Aydınlanma” (1944) başlıklı, çok etkili olmuş popüler kültür ve tüketim kültürü eleştirisinden çıkan ve izleyicileri büyüleyen “kültür endüstrisi” kavramının gizemini çözmeyi amaçlar. Faşist dönemdeki İtalyan halk kültürünün yaratıcı düş gücünden etkilenen Fellini, estetik seçimlerinin birçoğunu bu çalışmalardan almıştır. (7) Intervista filmi bu çerçevede değerlendirilebilir.

Fellini’nin kadınları olarak nitelendirilen, düşlerinden filmlerine yansıttığı kadın imajı her ne kadar sanatsal bir ürünün parçaları gibi gözükse de kadın hakları savunucularının övgüyle karşılamayacağı çalışmalardır. (7)

Sonuç Olarak

Toparlayacak olursak Fellini, eleştirilere kulak asmayan ve filmini içinden geldiği gibi yapan bir yönetmendir. Ve aslında söylemiş olduğu şu söz, onun filmlerini, sinemasını, düşünce yapısını aktaracak en net sözdür.;

"Tek sahici gerçekçi, kendisini sanatıyla açığa vurmayı en iyi başarmış olan kişi, yani düş kuran, yaratıcı sanatçıdır.’’  -Federico Fellini. (7)

https://www.otekisinema.com/federico-fellini/ (1)

https://10layn.com/italyan-sinemasinin-dahi-delisi-federico-fellini/ (2)

https://www.altyazi.net/bir-yonetmen-bes-madde/bes-maddede-federico-fellini/ (3)

https://listelist.com/yonetmen-federico-fellini/ (4)

https://www.birdunyafilm.co/otto-e-mezzo/ (5)

https://sadibey.com/2014/11/08/gercekligin-disavurumu-ruyanin-gercekligi-fellini/ (6)

http://sineblog.org/sinema-kitapligi-federico-fellini-sinemasi/ (7)

http://www.cinedergi.com/2016/11/13/fellini-ve-sinemasi-gercek-olamayacak-kadar-guzel/

https://www.otekisinema.com/amarcord-1973/


BENZER YAZILAR

Biohackers

Netflix yapımı, dram, bilim kurgu ve gerilim türlerini bir arada barındıran Alman dizisi.

The Fall (2006)

İzleyicisini uzak diyarlara götürüp müthiş bir görsel şölen sunan, sanat harikası niteliğinde bir film: The Fall!


Paylaş