Kişiliğin 5 farklı dönem içinde geliştiğini varsayan psikanalitik kuramının kurucusu olan Sigmund Freud’un hayatını anlatan “Freud” dizisi hakkında bir inceleme.

 

Freud, Sigmund Freud'un hayatını konu alan Avusturya-Almanya ortak yapımı psikoloji-suç dizisidir. Birinci sezonu Netflix'de 23 Mart 2020'de 8 bölüm olarak yayımlandı. Yönetmenliğinde Marvin Kren'in imzası bulunan dizide Freud'a Robert Finster Fleur Salomé’e ise Ella Rumpf hayat vermektedir.

Orijinal dili Almanca olan dizi Netflix'in Avusturya'daki ilk orijinal serisi ve Viyana'da geçen dizinin çekimleri büyük çoğunlukla Prag'da yapıldı. Dizinin hikâyesi büyük çoğunlukla gerçek olaylardan bahsediyor. 21. yüzyılda Viyana’da Freud'un nörologluk yaptığı ilk evrede, bilinçaltı kuramını keşfedip geliştirmeye çalıştığı dönem bir dizi cinayetler ekseninde anlatılmaktadır. Dizinin IMDb puanı 6,5.

Freud Fragmanı

Dizinin Oyuncuları

Robert Finster: Sigmund Freud

Ella Rumpf: Fleur Salome

George Friedrich: Alfred Kiss

Stefan Konarske: Crown Prince Rudolf

Dizi ve Sigmund Freud Arasındaki Benzerlikler ve Farklılıklar 

Sigmund Freud Musevi bir ailenin çocuğu olarak Habsburg Hanedanlığına ait olan Freiberg’de 1856 yılında doğar. Ekonomik açıdan sıkıntıda olan aile bundan sebep Habsburg Hanedanlığı’nın başkenti olan Viyana’ya göçmek zorunda kalır. Viyana 1860 yıllarında devrimlerden dolayı dönüşmüş olan farklı uluslardan insanların bulunduğu bir yapıya sahipti.

Sigmund Freud, Avusturyalı nörolog. Kişiliğin 5 farklı dönem içinde geliştiğini varsayan psikanalitik kuramının kurucusudur. Bir psikoterapi tekniği olarak kabul edilen psikanaliz, zihinsel süreçlerle bilinç dışı unsurlar arasında bulunan derin bağı ortaya çıkarmaya çalışır.

Dizi bunu zamanın çocuk kaçırma olaylarından bahsederek, polisiye dizi olarak ve Freud tekniklerini merkezine koyarak bizlerle buluşturmuştur. Dönemin gelenek ve görenekleri üzerinde durmuş, bununla yetinmeyip Macaristan’ın özgürlüğe duymakta olduğu özlemi, Macaristan’ın asillerinden olan Szapary ailesi üzerinden bizlere aktarmaktadır.

Sigmund Freud’un 1885  Fransa gezisinden “Modern Dünyanın Dahisi” adlı belgeselde şöyle bahsedilir: “Bilimin yeşermekte olduğu ve düşünsel anlamda sıcak bölge denebilecek olan Fransa’ya gider.

Salpetriére Freud’un zamanındaki bir çeşit tıbbi bakım evi. Histeri teşhisi konmuş 5000 kadın için bir çöplük yeri olarak dile getirilir. Yunanca’da "Rahim" demek olan Histeri, Antik dönemden beri kadınlara çile verdiği tahmin edilen sinsi bir hastalıktı. Gerçekten de geniş kapsamlı bir teşhisti, nöbetlerden ve felçten başlayarak, anksiyete ve baş ağrısı da dahil her çeşit sinir semptomlarını bu tanıya dahildi. Yüzyıllardır erkek doktorların elinde çok sakıncalı bir rahatsızlığa dönüştü. Durmadan kadınlara histerik teşhisi koyuyorlardı. Sırf bu yüzden aslında bir çoğu sağlıklı olan bireyleri hastanelere ve akıl hastanelerine hapsettiler.”

Belgeselde histeri ve bunun doğrultusunda alınan önlemler böyle açıklanmıştır. Freud’un Fransa’ya gitmesi nöroloji alanındaki kapsamlı çalışmalarını etkilemiştir. Burada nöroloji biliminin kurucularından olarak bilinen Jean Martin Charcot ile tanışmış ve onu rol model almıştır.

Nörolog Charcot, psikanalizin kurucusu Sigmund Freud’a bir çok şeyi öğretmiş ve psikanaliz üzerine ona ilham olmuştur. Bununla birlikte histeri hastalığının tedavisinde ilk kez hipnozu kullanan kişidir. Dizide de onun üzerinde etkili bir isim olduğu sıklıkla belirtilmiştir.

Dizinin ilk bölümünde ise Freud’un henüz hipnozda ustalaşmadığı üzerinde durulmuştur. Fakat Freud’un farklı düşünme formlarının olabileceğini düşünmesi ve insan zihninin daha ulaşılamamış yerlerin olduğuna olan inancı da bizlere gösterilmiştir. Freud’un iç dünyası hakkındaki bilgilerimize ise ilk ve tek aşkı olan Martha Bernays’a yazdığı mektuplar dolayısıyla misafir oluruz. Karşılıklı olarak yaklaşık 1600’e yakın mektup yazmışlardır. Dizide de  bu mektuplarda neden kokain kullandığından şöyle bahsetmiştir: “Hazımsızlığa ve depresyona karşı ufak dozda sıklıkla alıyorum”.

Martha Bernays, Sigmund Freud’a onları mutsuz eden sorunlardan uzaklaşmayı dilediği mektuplar yazmış, Freud ise bunlardan kaçmanın doğru bir yöntem olmadığını ve yüzleşmesinin önemli olduğunu anlatmıştır. Psikanalitik düşüncenin temellerinde buna “özanalls” şeklinde yaklaşıldığını görürüz. “Aklındaki her şeyi anlat, içinde birikmesin…” Çünkü Freud o an bastırdığımız tüm isteklerin sonradan farklı bir formda ortaya çıkacağını düşünüyordu. Freud sürçmesinin bahsettiklerinden birisi de budur. Bu bastırılmış isteklerin kusurlu eylem “Fehlleistungen” olarak yeniden belireceğini savunur.

Freud dizisinde ise sorduğu sorularla hastalarının korkularıyla yüzleşmesi gerektiğine değinilmiştir. İnsanların en çok istedikleri şey ise toplum tarafından kabul görmeyen şeylerdir ve bu yüzden şüpheye düşeriz. Bu bastırılmış istekler farklı formlarda dışarıya çıkar. Bu kimi zaman dil sürçmesi, kimi zaman ise düşlerle gerçekleşir. Freud bu durumu anlamak için insanın en derinliklerine inerek özündeki benliğini sorgulamıştır.

Freud dizisi biyografik bir yapıda olduğu için onu farklı bir bakış açısıyla değerlendiren “Modern Dünyanın Dahisi” adlı belgeselin rehberliğiyle bu yazıyı farklı bir şekilde yorumladık.

Kaynakça 

m.imdb.com › titleSite Bağlantıları ile Web SonucuFreud (TV Series 2020– ) - IMDb

birparcatuhaftik.com › freud-di...Freud Dizisi ve Farklı Bir İnceleme – Bir Parça Tuhaftık

eksisozluk.com › genius-of-the-mod...Web sonuçlarıgenius of the modern world - ekşi sözlük

tr.m.wikipedia.org › wiki › Totem_...Totem ve Tabu - Vikipedi


BENZER YAZILAR

Türk Sinemasının Özgün Yapımları: Ağır Roman, Vicdan ve Aaahh Belinda!..

Türk sinemasının kült filmleri arasında yerini alan bu yapımların konuları, oyuncu kadrosu ve özgün yanlarına hep birlikte bakalım.

Azizler: Film İncelemesi

Yer yer absürt mizah, yer toplumsal mesaj veren Azizler filminin incelemesi.


Paylaş