Edebiyat dünyasına damga vuran kitaplarının arkasındaki yazar; Stefan Zweig.

Savaşı reddeten ama savaş hakkında olumlu yazmadığı için eleştirilen bu sebeble savaşı desteklemediğini beyan edip insanlar tarafından hor görülen, hakkında yakalatma kararı çıkarılan, kitapları yakılan ama her şeye rağmen yazmaya, araştırmaya devam eden, yaşadığı bunalım ve kimlik arayışının sonucunda intihar eden yazar; Stefan Zweig.

"Adil olmayan barış bile, en haklı savaştan iyidir." sözüyle akla kazınmıştır Zweig. Bu düşünceler onu, kimileri için hain kimileri içinse kurtarıcı ilan etmiştir. O ise tüm söylenilenlere kulak asmayıp kendi yolunu çizmiştir. Hayat yolunu beraber izleyelim.

Stefan Zweig Kimdir? 

Stefan Zweig, 28 Kasım 1881 tarihinde Viyana'da dünyaya gelmiştir. Varlıklı bir ailede büyümüş, küçüklükten itibaren önemli dersler alarak eğitim hayatına başlamıştır. İngilizce, Latince, Yunanca, Fransızca gibi dilleri konuşabilen Zweig, edebiyata ve şiire ilgi duymaya başlamıştır.

Üniversite yılarına geldiğinde yazmaya daha çok önem verir, Neue Freie Presse gazetesinin kültür sayfalarında yazar. Burada hatırlı edebiyat çevresinde yaşayan dostlar edinir, kendisi de felsefe eğitimi aldığı için arkadaşlarıyla sürekli uzun süren edebiyat sohbetleri düzenler.

Zweig bu dönemde hem kendi anlatım tekniğini bulmuştur, hem gazetede yazarlık yapmıştır, hem çeviri romanlar hem de kendi şiirlerini yazmaya başlamıştır.

Savaş Yıllarında Zweig

1. Dünya Savaşı başlayınca vatani görevini yapmak için orduya katılır, burada üç yıl boyunca savaş arşivinde çalışır, görevi hakkında ise şu sözleri sarf eder: "Övünülecek bir görev olmadığını açıklayayım; ama böyle bir iş, Rus köylüsünün bağırsaklarını süngüyle delmekten daha uygundu bana." sözleriyle farklı bir bakış açısını aralayarak, insanlara yavaş yavaş savaşın iç yüzünü göstermeyi hedefler.

Ama zaman içerisinde gördüklerinden sonra, savaşın anlamsızlığını fark eder. Gözlerini açar, kanı, vahşeti, çocukları görür ve en büyük uyanışı böyle başlar.

"Savaşa hazırlanan bütün diktatörler, hazırlıklarını bütünüyle tamamlayıncaya kadar sürekli barıştan söz ederler" sözüyle insanları savaştan uzak tutmaya çalışır. İnsanlara gerçeği göstermeye, elde edecekleri hüznü anlatmaya çalışır.

Edebiyat çevresiyle birlikte birçok yazı yazar. Cephede yaşadıklarını "Yeremya" adlı eserde topladıktan sonra, yazdıkları yüzünden askerlik görevinden muaf tutulur ve atılır. 

Şehri Terk Edişi ve Yazmaya Bağlanması

Bu dönemde Zürih’e taşınır ve gazetelerde savaşı desteklemediğini, hümanist bir davranış sergilediğini ve tarafsız olduğunu beyan eder. Burada bir süre kaldıktan sonra savaşın bitmesinin ardından ülkesine döner ve burada ilk evliliğini yapar.

Yazmaya devam eden Zweig, edebiyat dünyasında tanınır bir üne kavuşur. Birçok etkinliğe davet edilir. Yazdıklarıyla seveni olduğu kadar savaş karşıtı görüşleri sebebiyle sevmeyeni de çoktur. Sokaklarda yazdıkları yakılmaya başlanır, kendisi ve diğer yazarlar hakkında karalama kampanyaları düzenlenir.

Hitler'in etkinliğinin başlamasının ardından Zweig yakalanmak ve sürgün edilmek üzere kara listeye alınır ve ülkesini terk etmek durumunda kalır. 

Oradan Londra’ya geçen ve İngiliz vatandaşlığını alan Zweig ve ikinci eşi, Hitlerin batıya ilerlemesinden dolayı burada rahat edemez ve Amerika, Arjantin, Paraguay ve en son da Brezilya'ya yerleşir.

Depresyonu ve İntiharı 

Evsiz, yurtsuz kalan Zweig uzun süre kronik üzüntü durumuna girer ve hayatına devam etmekte zorlanır, kendini hayata bağlayan tek şey olan yazı yazmaya burada büyük bir dikkatle devam eder.

Brezilya'da yaşayan Zweig burada "Satranç" başlıklı hikayesini yayımlar. II. Dünya Savaşı'nın yol açtığı; toplumda ruhsal baskılara maruz kalan bir insanın duygularını, görüşlerini tepkilerini anlatır. Bu kitap çok büyük ses getirir. Kitapta anlatım tekniğinin berraklığını ama bir o kadar da karışık psikolojik tutumunu insanlara aktarır.

Her zaman depresif bir ruh hali ve buhran içinde yaşayan şair olanlardan dolayı bu dünyadan ayrılmaya kendine bir yol çizmeye karar verir.

Hitler'in insanları ve onların umutlarını öldürmesi, savaşın sadece milyonlarca ölüm getireceğini düşünür ve bu düşünceye bağlı kalır. İntihar etmeyi kafasına koyan Zweig "veronal" denilen zehirden üç yudum aldıktan sonra "Yanıma gelmek istersen bunu istediğin zaman yapabilirsin" diyerek ikinci eşi Lotte'ye uzatır. Eşi de şişede geri kalan zehri içer. Evlerinde birbirlerine sarılmış vaziyette ölü halde bulunurlar. 

Zweig ve Ses Getiren İsyanı 

İntiharı, savaşa karşı yapılan en büyük ayaklanmadır. İnsanlıktan ümidini kesip, diğer masum insanlara umut olmak için yapılmış en dikkat çekici harekettir. Dünyadan, bu karanlık kaos dolu günlerden vazgeçip ölüme, eylemsizliğe koşarak gitmek bir devrimdir. 

Ölümünün ardından en sevdiği yazarlardan olan Montaigne'nin sözü akıllarda kalmıştır. "En gönüllü ölüm, ölümlerin en güzelidir."

Stefan Zweig, sadece kitaplarıyla gündeme gelen bir yazar değil, daha fazlasıydı. Duruşundan, düşüncesinden ödün vermeyen, anlatım açısıyla, kurduğu cümlelerle günümüzde de popüleritesini koruyan yaşamı boyunca intiharı düşünen ve savaşa karşı olan bir yazarın hikayesiydi bu. Benlik kavramını iliklerimize kadar hissettiğimiz bir buhranın içerisinden kaçışını anlatan kimliğini bulan, aidiyetinden kovulan bir insan için; "Dünyanın en önemli şeyi, insanın kendi kendisi olmayı bilmesidir. İnsanı soylu kılan, makam, kanın ayrıcalığı, yeteneği değil, kişiliğini korumayı ve kendine özgü biçimde yaşamayı başarma ölçüsüdür."

Eserleri

Stefan Zweig, kırkı aşkın öykü ve roman, Balzac, Magellan ve Maria Stuart gibi isimlerin de yer aldığı yirmiye yakın biyografi ve tarihsel çalışma ve üç oyunu, edebiyat tarihine miras bırakmıştır. Türkçe'ye çevrilmiş en sevilen eserleri ise şu şekildedir:

Kaynaklar 

https://tr.wikipedia.org/wiki/Stefan_Zweig

https://www.biyografi.info/kisi/stefan-zweig


BENZER YAZILAR

Krystian Bala’nın Cinayetini Anlattığı Roman: Amok

Ele verilmeyeceğini düşünerek yazdığı cinayet romanı, kitabı okuyan dedektiflerin gözden kaçırmadıkları ayrıntılarla ortaya çıktı ve sonucunda tutuklanmasına neden oldu.

Dağıtım Aşamasındayken Toplatılan Kitap: Medar-ı Maişet Motoru

Sait Faik’in kendi olanaklarıyla kitaplaştırdığı, eşitlikçi ve özgürlükçü düşünceler içerdiğinden “sakıncalı” olarak görülen, roman kahramanına eski bir asker kaputu giydirdiği için sıkıyönetim mahkemelerince toplatılan eser.


Paylaş