Antik Yunan’da lirik şiirin öncüsü, ilk kadın şair Lesboslu Sappho, hayatı ve şiirleri.

Lesboslu Sappho

Yunanlılar, MÖ 7. yüzyılda Ege Denizi kıyılarına yerleşerek ticaret ile uğraşmaya başladı. Bu dönemde mitolojik öykülemeden bireysel deneyime geçişler yaşandı ve epik şiirin yanında duyguların coşkulu bir dille anlatıldığı lirik şiir ortaya çıktı. Bu şiirin doruğunda ise ilk defa bir kadın olarak Sappho vardı.

Sappho, MÖ 630-612 yılları arasında Lesbos’ta, yani bugünkü adı ile Midilli Adası’nda doğdu. Zengin bir aileye mensuptu ve bunun sonucu olarak asi ve kalıbına sığmayan bir karaktere sahipti. Cercylas isimli bir adamla evliydi ve Cleis isminde bir kızı vardı. Lesbos’ta genç kadınlar için sosyal ilişkiler, genel kültür, yürüme, konuşma ve dans etme gibi eğitimlerin verildiği bir okul kurdu. Anne ve babasının ölümünden sonra kendini şiire adadı ve lirik şiirin, özellikle de aşk konulu şiirlerin temelini oluşturdu.

Sappho'nun Başı, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Koleksiyonu.

“Denizcilerdir, diyor, yeryüzünde
göze en güzel görünen şey; bense
kişi kimi seviyorsa, diyorum odur
en güzel.”

Sappho, eserlerinde açık ve özünden gelen bir tutumla içinden geçenleri söyledi. Eserlerinde sınır tanımayan, yaratıcı bir üslup kullandı. Cesur benzetmeler ve yeni vezinler kullandı. Böylece eserleri tüm benzerlerini geride bırakarak çağlar boyunca varlığını devam ettirdi ve eleştirildi. Eserleri çoğunlukla şiir biçimindeydi ve şiirlerinde Antik Yunan’da yaşamış dört Yunan kavminden biri olan Aiol kavminin lehçesini kullandı. Bir tane 11’lik, bir tane 5’lik dizeden oluşan eserler verdi. Yaşadığı dönemde ve sonrasında en önemli lirik şair olarak nitelendirildi. Rivayetlere göre 9 şiir kitabı vardı ve sadece ilk kitabı 1320 dizeden oluşuyordu.

Şiirlerinde genelde doğayı ve güzelliği anlatıyor, her iki cinse yönelik aşk şiirleri yazıyordu. Şiirlerinin çoğu eğitim seviyesi yüksek, gezip görmüş kadınların gündelik hayatlarından parçalar sunuyordu. Bu yüzden kanıtlanamasa da Sappho’nun hem erkeklerden hem de kadınlardan hoşlandığı düşünüldü. Sappho'nun fiziksel tasvirleri de onu seven ve sevmeyen ressamlara, anlatıcılara göre güzel veya çirkin olarak farklı şekillerde yapıldı. Günümüzde ise “lezbiyen” kelimesinin kökeninin Sappho'nun yaşadığı Lesbos Adası'ndan geldiği düşünülüyor. Hatta Sappho'ya, kadınlar ile arasındaki ilişkiyi anlatmak için "Lesboslu Sappho" şeklinde bir isim takılmıştı.

Mytilene bahçesinde Sappho ve Erinna. Simeon Solomon, 1864.

“Tanrılara eştir o benim için
dizinin dibinde oturan erkek
duyabilen senin yanı başında
tatlı sesini,


Büyüleyici gülümseyişini.
Hoplatır evet böylesi yüreğimi
görür görmez yüzünü, çıkmaz olur
sesim soluğum.


Dilim tutulur, birden her yanımı
bir alevdir sarar inceden ince
kulaklarım uğuldar, hiçbir şeyi
görmez gözlerim.


Bir ter boşanır üstümden, titrerim
tüm bedenimle ölecekmişçesine
yemyeşil olurum çimenlerden de
yeşil Agallis.”

Sappho’nun yaşadığı dönem, tarih yazıcılığının henüz gelişmediği zamanlardı. Kayıt altına alınan olaylar yalnızca şehirlerin işleyişleri ve güç sahibi erkeklerin yaptıkları işlerdi. Bu nedenle Sappho’nun hayatı hakkındaki bilgiler kısıtlı ve kanıtlanmış değil. Bilinenlerin çoğu da şiirlerinden yararlanılarak ortaya atılmış.

Roma Dönemi’nde İstanbul’daki VIII. Papa Gregory’nin emri ile 1073 tarihinde şiirlerinin birçoğu yakıldı. Şiirlerini yazdığı dil, Sappho’nun yaşadığı dönemden sonra kullanılmamaya başlandı ve eski bir dil haline geldi. Bu nedenle artık daha az kişi yazdıklarını çoğaltır ve okur oldu. Geriye kalanlardan bazıları ise Mısır’daki Faiyum kentinde, tahrip olmuş bir kilisede tesadüfen bulundu. Bir kısmı ise Mısır’da, Nil Vadisi’nde çürümüş papirüs sayfaları arasında keşfedildi. Daha sonra şiirleri MS 1000’lerin sonlarında, orijinal metinlere bağlı kalınarak çoğaltıldı. Böylece günümüze ancak 650 dizeden oluşan 182 farklı şiiri ulaşabildi. Bu şiirler de bir bütün halinde değildi ve yalnızca parçalardan oluşuyordu. Fakat günümüzde bu şiirlerin başkasına ait olabileceğinden ya da değiştirilmiş olmasından şüphe ediliyor.

Balmumu tabletleri ve kalemi olan kadın (Sappho).

Bir isyan sırasında Lesbos’tan ayrılarak diğer soylular ile birlikte Sicilya’ya sürgüne gönderildi. Ünü, yaşadığı dönemde fazlasıyla yayıldığı için Sicilya halkı, Sappho’nun gelmesine sevinerek onun şerefine belediye sarayına bir heykelini dikti.

Bir rivayete göre Phaon adındaki bir kayıkçıya aşık olduğu için kayalıklardan atlayarak intihar etti. Ölümü MÖ 570 yılı olarak kabul ediliyor.

“Ne garip!
En iyi davrandıklarım
bugün en çok incitenler beni.”

Kaynaklar:

https://tr.wikipedia.org/wiki/Sapfo

http://www.kitaphaber.com.tr/sappho-ve-asiri-lirik-siirleri-k2407.html

http://www.antiktarih.com/2018/11/07/sappho-lirik-sair/


BENZER YAZILAR

Kırmızı Pazartesi-Gabriel Garcia Marquez

Herkesin bildiği fakat kimsenin hiçbir şey yapmadığı bir cinayet romanı '' Kırmızı Pazartesi '' Konusu, özeti ve yazarı hakkında ufak bir biyografi.

Cemal Süreya ve Y’nin Hikayesi

Bu yazımızda Cemal Süreyya’nın nasıl Süreya’ya dönüştüğünü ve bu hikayedeki doğru bilinen yanlışları ele alacağız.


Paylaş