Samed Behrengi Kimdir?
Samed Behrengi, 1939 Tebriz doğumlu. İran’da yaşayan Azerilerin köy okullarında öğretmenlik yapan Behrengi, bölge halkının sosyal ve ekonomik yapılarını gözlemlemek için belki de en verimli mesleklerden birini yapmış.
29 yıllık kısacık ömründe, aslında bütün halka seslenen ama öncelikle çocuklara hitap eden bir çok öykü yazmış. 1960’larda yaşamanın, hele de özgürce yaşamanın kolay olmadığı İran’da Behrengi, çocuk edebiyatını çocukların tatlı hayalleriyle, büyüklerin acımasız gerçekleri arasında bir köprü olarak kullanmış.
Küçük Kara Balık
“Siz biraz fazla düşünüyorsunuz.” demiş Küçük Kara Balık. “Durmadan düşünmenin yararı yok. İlerlemek istiyorsak harekete geçmeliyiz.”
Küçük Kara Balık, Behrengi’nin en çok bilinen ve aynı zamanda son masalı. Şah’ın baskıcı tutumuna karşı çocukları bilinçlendirebilmek için çeşitli metaforlarla süslenmiş bir masal. Bir dönem ülkemizde de yasaklı olan özgürlüğünü arayan bu balığın hikayesi, İran’da halen yasaklı kitaplar listesinde.
Küçük Kara Balık, dünyaya geldiği yeri sorgulayan bir balık. Yaşadığı denizin farklı kıyılarını, daha önce görmediği, bilmediği sularını keşfetmek isteyen balık, bir çok dış etken ile engellenmeye çalışılıyor. Yaşadığı yerden başka suların çok ama çok tehlikeli olduğunu söyleyen çevresindeki balıklara direniyor.
“Bir nedeni olmadan mutlu olmak da istemiyorum; günün birinde gözlerimi açıp hepiniz gibi olduğumu, ilk başta bildiğimden fazla bir şey bilmediğimi görmek istemiyorum!”
Merakını ve cesaretini yanına alarak yollara düşen kara balık, farklı sularda gördüğü yeni canlılarla tanışıyor. Yeni canlılarla tanıştıkça merakı da büyüyen cesur balık, korkulara yenilmeden yoluna devam ediyor. Yeni olanın hep eleştirildiği, farklı olan her şeye karşı çıkıldığı bir dünyada Küçük Kara Balık cesur, özgüvenli ve aklını kullanabilen kişileri temsil ediyor.
“Burada ne yapıyorsun?”
“Dünyanın çevresinde yolculuk ediyorum,” demiş Küçük Kara Balık.
“Dünya çok büyük,” demiş Aydede, “Her yere gidemezsin ki.”
“Haklısın,” demiş Küçük Kara Balık. “Ama gidebildiğim kadar giderim.”
“Her şeyin bir sonu olmaz mı? Gece sona erer, gündüz sona erer, ay öyle, yıl öyle…
Her an ölümle yüz yüze kalabilirim. Ama yaşayabildiğim sürece ölümü karşılamaya gitmem gerekmez. Bir gün ister istemez ölümle karşılaşacağım; bu önemli değil. Önemli olan benim yaşamamın veya ölümümün başkalarının yaşamını nasıl etkileyeceği...”
Bir Günlük Düş ve Gerçek
“Bu hikayeyi sizlere emsal olması için yazdım. Yani bundan kastım şu, herkes birlikte yaşadığı şu insanları hakkıyla tanısın ve bu sorunların nasıl çözüleceğine dair çareler düşünsün.”
Behrengi, Bir Günlük Düş ve Gerçek’in başında okurlara böyle bir not düşmüş. Küçük Kara Balık gibi bu masal da çocuklara -aslında herkese- etrafta olup biten olumsuzlukları sorgulatıyor.
Bu masal, babası ile birlikte başkent Tahran’a çalışmaya gelen Latif’in bir günlük düşleri ve gerçekleri. Bir Günlük Düş ve Gerçek’te, düş ve gerçeği birbirinden ayırt etmek zor. Birbirinin içine giren olaylar, Tahran’ın sert, acımasız ve zorlu koşullarını yaşayan güney mahallelerinde başlayıp; bambaşka hayatlar yaşayan gösterişli kuzey mahallelerinde son buluyor.
"Öyle mutluydu ki... Zaten bir gün olsun üzüntü çekmediği belliydi.”
Ulduz Kız ve Maceraları (Konuşan Bebek ve Kargalar)
Behrengi’nin en bilinen masallarından iki tanesinin başkahramanı Ulduz. Ulduz (Türkçesi Yıldız) altı yedi yaşlarında bir kız çocuğu. Evinde şiddet gören bir çocuk. Oyuncak bebeğinin kendisiyle konuşabileceğine inancını hiç yitirmeden konuşuyor onunla ve başarıyor. Ulduz, Ulduz’un arkadaşı ve konuşan bebek, her sene güvercin kılığına girip uçuyor ve uzaklarda, ormanların arasındaki bir gölün kenarındaki şölende buluşuyor. Bu masal konuşan bebeğin Ulduz’un elinden alınmasıyla sona eriyor, fakat burada üzülen okuyucuları kargalar ile sevindiriyor Behrengi.
Evden dışarı çıkması yasaklanan Ulduz, bir gün penceresine konan kargayla konuşuyor. Behrengi ise karganın söyledikleri ile toplumdaki ekonomik eşitsizliği vurguluyor.
“Çocuk olma canım benim, günah nedir? Hırsızlık yapmayayım günah diye, peki o zaman ben ve çocuklarım açlıktan ölürsek ne olacak? Asıl günah bu değil mi canım?
Günah nedir? Karnımı doyuramamamdır!
…
Sen de bu tür boş ve anlamsız nasihatlerle hırsızlığın önlenemeyeceğini bil. Herkes kendisi için çalıştığı müddetçe hırsızlık da hep olacaktır.”
Bir Şeftali Bin Şeftali Masalı
Bir başka masal Bir Şeftali Bin Şeftali’de ise toplumsal eşitsizliği bir de şeftalinin gözünden görüyoruz. İçinde geçtiği köyün iki yoksul çocuğuna meyve verip, zengin toprak sahibine meyve vermeden dallarını kurutan bir şeftali.
Çocukken çoğu zaman uyumamız için bize okunan fantastik masalları yıllar sonra şimdi, öğretmek istediklerini anlayarak okumak çok güzel. Behrengi’nin masalları ve başka pek çok masal, bizlere henüz çocukken verilmesi gereken değerleri, büyülü kahramanlar ve eğlenceli olaylarla vermeye çalışmış. Okuduğumuz -ya da bize okunan- masallar, biz farketmeden bugünümüze ışık tutmuş.
Kaynaklar
https://www.goodreads.com/author/quotes/42464.Samad_Behrangi
https://www.academia.edu/38644068/SAMED_BEHRENG%C3%8EN%C4%B0N_ESERLER%C4%B0NDE_%C3%87OCUK
illustrasyonlar;
https://www.art-his.com/farshid-mesghalinin-cizgileriyle-kucuk-kara-balik/
BENZER YAZILAR
Küçük Prens ve Yazarı Antoine de Saint-Exupéry'nin bilinmeyen hikayesi
Bu bilgilerden sonra Küçük Prens'in her bir satırı size daha anlamlı gelecek.
Dünya Edebiyatı’nda Salgınlar
Salgın hastalıkları konu edinen üç önemli eser hakkında bilgiler.