Batman The Dark Knight, 2008 yapımlı, Nolan’ın Batman üçlemesinin ikinci filmi. Oldukça başarılı bir serinin bir o kadar başarılı bir filmi olan Batman The Dark Knight, daha bilinilir adıyla Kara Şövalye, çok büyük bir yapım olmasının yanı sıra çok da yaratıcı bir yapım.
Daha önce cesaret edilmemiş birçok sahnenin ve efektin başlangıcınını yapan film, Nolan kardeşlerin beraber çalıştığı, Nolanların IMDb gibi puanlamanın mümkün olduğu sitelerde en yüksek puanı alan filmi.
Kara Şövalye Fragman
Christopher Nolan ve Batman Dark Knight (Kara Şövalye)
The Dark Knight, 1 milyar dolara yakın gişesiyle tüm zamanların en çok kazanan ilk 50 filminden birisi. Bu kadar kazanmasının sebebini sadece emek ve prodüksiyona bağlamak senaristin ve yazarın yaratıcılığını göz ardı etmek olacaktır.
Christopher Nolan daha önce ve sonrasında yaptığı "Inception, Memento, Interstaller" gibi gibi filmlerde de görebileceğimiz gibi alt metni ve ana fikri güçlü filmler çekiyor.
Batman iyi ve kötü olarak tanımladığımız her şeyi sorgulamamıza yol açacak kadar güçlü bir eleştiri ile geliyor. Filmin içinde tipten çok karakter bulunması ve bütün tipik özelliklerin ardında filmin sonlarına doğru karakterlerimizin de herkes gibi, şartlar altında ne kadar değiştiğini görebilmemiz filmin üstümüzdeki etkisini artırıyor.
Batman Kara Şövalye ve Batman Begins Karakter Analizi
Nolan’ın Batman serisinin ikinci filmi, birinci filmin sonundan başlıyor lakin Batman karakteri aslında birinci filmin sonundaki o hevesli Batman karakterimiz değil. Eğer Batman Begins filmindeki Batman karakterini görmek istiyorsanız göremeyeceğiniz aşikar. Çok daha gelişmiş ve idealleri keskinleşmiş bir Batman görüyoruz, karakterimiz olgunlaşmış bir şekilde karşımıza çıkıyor.
Karakterler Neleri Temsil Ediyor?
Serinin bu filminde de Harvey (filmimizin aslında en doğrucu karakteri olarak tanımlayabiliriz, filmdeki de adıyla ‘’beyaz şövalye’’) ve Joker karakterimiz (anarşi ve suçu temsil eden yersiz ve yurtsuz, arka metni bir insanı değil bir toplumu, bir fikri temsil eden karakterimiz) de film boyunca hem senaryonun geleceğini hem de ilerideki Batman karakterini şekillendiriyor.
Harvey ve Batman karakterlerinde keskin bir doğruculuk görmemiz mümkün lakin bunu daha yoğun olarak Harvey karakterinde görüyoruz. Her durumda tercih edeceği yolları keskin bir şekilde belirlemeye çalışan bu karakterlerimiz, başlarda bu konularda tip özellikleri gösteriyorlar. Fakat Joker karakterinin kuralsızlık, umursamazlık ve absürtlüğü ile daha fazla karakter özellikleri sunmak, usullerini ve tercihlerini değiştirmek zorunda kalıyorlar.
Başka bir deyişle kaosun ortasında keskin bir düzen kuramayan karakterlerimiz hepimizin de zamanla yaptığı gibi gerçek hayata dönmek zorunda kalıyorlar.
Filmin akışında bize ana fikirleri veren en önemli karakterlerden olan Komiser Gordan ve Alfred filmin geneli itibari ile akılcılığı üstleniyorlar. Gordan serisinin önceki filminde de olduğu gibi var olan şartlarda elinden geleni yapan bir karakter olarak karşımıza çıkıyor, aslında yaşlarına göre de hayatın insanların elinden hayalperestliği veya idealistliği nasıl alabildiğini temsil ediyorlar.
Bruce, eski aşkı Rachel ve bu havalı "beyaz şövalye" ile bir sohbete dalıyor. Güzel bir lokantada yemek yerken Bruce'un misafiri Rus balet Batman adlı intikamcıdan konuşmak istiyor, Bruce burada güçlü bir Batman eleştirisi yaparken Harvey Dent yani "beyaz şövalye" intikamcımızı savunuyor. Burada oldukça güçlü olan bir monarşi ve demokrasi eleştirisi görüyoruz. Bu eleştirilerin arasında Harvey karakteri monarşinin bazen gerekli olabileceğini ifade ederken Antik Yunan’da kullanılan savaş döneminde tek adam yönetiminden örnekler veriyor, buna şiddetle karşı çıkan Rachel Julius Ceaser’ın asla güçlerinden vazgeçmemesinden bahsederken buna karşılık beyaz şövalye şöyle bir cevap veriyor:
"Ya kahraman olarak ölürsün ya da kötü adama dönüştüğünü görecek kadar uzun yaşarsın.’’ Bu sözlerin sadece söz olarak senaryoya serpiştirilmediğini filmimizin sonunda göreceğiz.
Joker ve Anarşizm
Film boyunca Joker’in anarşizmini ve çıkarsız bir idealin peşinden koştuğunu görüyoruz. Nasıl aslında karakteri iyiliği sadece iyilik yapmak ve bunu yaymak için yapıyorsa, Joker karakteri de aynısını kötülük için yapıyor.
Kendi durumunu oldukça anlayan ve çıkarsız iyiliğe inanan Bruce yani Batman maalesef filmimizin çok büyük bir kısmında Joker karakterini anlamlandıramıyor. Joker karakterini de mafya gibi zanneden Bruce, bu durumun anlamsızlığına mana bulmaya çalışırken Alfred ile konuşmaya başlıyor. Bruce, Joker karakterinin de diğer bütün kötü adamlar gibi bir şeylerin peşinde olduğunu iddia ederken Alfred bu konuda bizi oldukça düşünmeye itecek bir hikaye anlatıyor:
"Kusura bakmayın, Bay Wayne. Belki de siz bu adamı tamamen anlamıyorsunuz. Çok uzun zaman önce Burma’daydım ve dostlarımla yerel hükümet için çalışıyorduk. Kabile reislerinin onlara sadık olmalarını istiyorlardı, bunu sağlamak için de değerli taşları rüşvet olarak kullanıyorlardı ancak kervanları Rangoon kuzeyinde bir baskına uğradı. Taşları aramaya gittik, altı ay boyunca ticaret yapamamış. Günün birinde bir çocuk gördüm portakal büyüklüğünde bir zümrüt ile oynuyordu. Haydut onları bir kenara atıyor.’’
"Bazı insanlar mantıklı şeylerin peşinde değillerdir, örneğin para gibi. Onları satın almak, korkutmak, anlaşmak ya da pazarlık etmek mümkün değildir. Bazı insanlarsa dünyayı yanıp kül olurken izlemek ister.’’
Aslında sadece Gotham’ın iyiliğini isteyen Batman’in sadece Gotham’ın kötülüğünü isteyen birini anlamaması da oldukça anlamsız değil mi? Hayatımızda saf iyiliğe inanırken saf kötülüğü unutmuyor muyuz? Ya da hiçbir şeyin tamamen saf olup olamayacağını sorgulamayı?
Kaosun elçisi, düzensizlik savuncusu, anlamlandırmaya çalışırken bazı anlamlarımızı kaybedeceğimiz Joker karakterinden oldukça güçlü bir sahneyi es geçerek The Dark Knight filmini anlatmak pek mümkün değil. Düzene olduğunu gibi düzensizliğe de olan yatkınlığımızı kabul etmemiz için bize sesleniyor, Joker:
"Her şey plana göre gittiğinde kimse paniklemiyor. Plan korkunç olsa bile. Yarın basına, bir çete üyesi vurulacak ve bir kamyon dolusu asker havaya uçacak desem kimse paniklemez. Çünkü plana uygun olur. Ama küçük bir belediye başkanı ölecek desem herkes kafayı yiyor. Biraz anarşi. Mevcut düzeni sarsınca her şey kaosa dönüyor. Ben kaosun elçisiyim."
Özetle,
Mantığı, doğruyu, yanlışı, düzeni ve düzensizliği sorgulamamıza sebep olacak bir milyonlarca dolara mal olmuş 2008 yapımı Nolan filmi. Batman serisinin IMDb ve uluslararası ölçekte en çok ses getiren filmlerinden biri. 180 milyon civarına denk gelen bir bütçe ve Hollywood’un en iyi oyuncuları ile çekilen bu film konusu ve tabi kazandığı Oscar ödülünü alamadan vefat eden Heath Ledger adlı oyuncusu ile hala adından söz ettiriyor.
Kaynaklar:
BENZER YAZILAR
Coherence / Paralel Evren (2013)
Sadece tek bir mekanda, 8 oyuncuyla çekilen; çoklu evrenler ve şüphe duyulan gerçekliklerin konu alındığı gizem dolu bir bilim kurgu filmi.
Spider-Man/Örümcek Adam (2002-2007)
Toby Maguire'ın başrolünde olduğu orijinal Sam Raimi Örümcek Adam üçlemesi hakkında bilgilendirme ve incelemesi.