Sevilmek isteyen bir kadının hikayesi... Trajikomik anlatımıyla yankı bulan Cabiria, norm dışı bir kadının hayat mücadelesi ve sevilme çabası ile karşımıza çıkıyor.

Cabiria'nın Geceleri

Yönetmen: Federico Fellini

Yapımcı: Dino de Laurentiis

Film Müziği: Nino Rota

Cabiria'nın Geceleri Fragman

Cabiria'nın Geceleri Konusu

Ünlü İtalyan yönetmen Federico Fellini’nin 1957 yılı yapımı olan film, Cabiria’nın Geceleri (Les Nuits De Cabiria), çağının ötesinde incelemeler ve sorunlara ışık tutmaktadır. Ataerkil yapının hüküm sürmekte olduğu bir dönemde toplumsal beklentilerin hiçbirini karşılamayan Cabiria’nın hikayesine odaklanan film, halihazırda içinde bulunduğumuz düzenin acımasızlığını gözler önüne sermektedir. Pier Paolo Pasolini’nin katkısı ile Federico Fellini, Tullio Pinelli ve Ennio Flaiano tarafından yazılan senaryosu ile Cabiria’nın Geceleri, yönetmenliğini Fellini’nin üstlendiği bir İtalya ve Fransa ortak yapımı.  IMDB’nin en iyi 250 filmi arasında olan Cabiria’nın Geceleri MUBİ’de gösterime açıktır. 

Bir Kadın Olarak Cabiria 

Toplumsal olarak var edilmiş ve hegemonyasını üzerimizde etkin bir şekilde sürdürmüş olan güzellik algıları geçmişten günümüze değişiklik gösterse de hep belli bir form belirleyerek insanları bu kalıpların içine sokmuştur. Filmin başrolü olan Cabiria 20. yüzyıl Avrupa’sında insanların görsel olarak güzel diye tanımladığı dişil formdan uzak olmakla beraber ahlaki düzenin en kınadığı kadınlardan olmakta yani fahişelik yapmaktadır. Yaptığı iş gereği erkeklerin beğenisine muhtaç kalan bir karakter olarak ele alabileceğimiz Cabiria, hemen hemen her konuda dik başlı davranarak bunu reddetmekte ve hiçbir konuda hiç kimseye ve hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını iddia etmekte olan hırçın bir kadındır.

Sahip olduğu eve sıkça değinen Cabiria, yoksul ve norm dışı bir kadın olarak toplumun dışlamasını ve düzen tarafından kabullenilmeyişini göz ardı ederek kendi kendine yettiğini her şeyden önce kendisine ispatlama derdinde görünüyor diyebiliriz. Film boyunca sahip olduğu evin her şeyi olduğunu anlatırcasına bundan söz etmesi film sonunda yaşananların daha iyi anlaşılmasını sağlamakta.

Film Cabiria’nın bir aydır hayatında olan Giorgio ile kırlarda eğlenerek koştuğu sahne ile açılır fakat bu mutluluk kısa sürer ve sevgilisi Cabiria’yı nehre iterek çantasını alıp kaçar. En başından beri yalnızca parası için beraber olduğu Cabiria’ya biçtiği son budur.

Cabiria bölgede bulunan başka birkaç erkek ve birkaç erkek çocuğu tarafından kurtarılır. Burada onu kurban edenin de kurtaranın da erkek olduğunu gösteren yönetmen, filmde ortaya konan hırçın kadın portresinin temelinde yatan erkek egemen zihin yapısını da bir şekilde seyirciye iletiyor diyebiliriz. Bu sahne sonrasında sevgilisinin bunu yaptığına bir süre inanmak istemeyen Cabiria, arkadaşı Wanda’ya her ne kadar zorluk çıkarsa ve tepki gösterse de onun sayesinde gerçeği idrak ederek elinde var olduğu için kendini şanslı hissettiği evine tutunuyor.

Filmin son sahnesinde evlenme umudu ile evi dahil her şeyini satıp yanına gittiği Oscar’ın da aynı amaçla kendisine yaklaştığını anladığı anda kameraya yansıyan çaresiz yüz ifadesi, yaşadığı korkunç hislerle beraber artık tutunacak ve sahip olduğu için kendini şanslı hissedeceği evini kaybetmiş olduğu gerçeğini hatırlatıyor seyirciye.

Cabiria kendi başına dünyaya meydan okuyan, hırçın, normlara uymayan ve tüm bunlar için öfkeli fakat hayatını değiştirmek ve daha iyisine sahip olmak için hep umut besleyen bir kadın iken yaşadığı olaylarla beraber hep aynı noktaya gelen ve yaşayacağı güzellikleri bir erkeğin ilgisine, sevgisine ve şefkatine bağlı tutan kısacası dışarıya her en kadar yansıtmasa da içten içe toplumun istediği gibi bir kadın olma arzusu ile dolu bir kadın. Başka bir değişle bağımsız ve yalnız bir kadın olarak mutlu olamayacağına dair oldukça güçlü ve içsel bir inanışa sahip. Bu arzu ile her şeyini kaybetmiş fakat yine de hayata devam etme sinyallerini aldığımız sahneyle bize veda etmiş olan Cabiria, son sahneden kameraya hem ağlayarak hem gülümseyerek bakarken sahip olduğu gerçek şeylerin farkına varmış, hayata devam edecek gücün kendisine bağlı olduğunu anlamıştır.

Sindrella Kompleksi ve Cabiria

Sindrella kompleksi, bir diğer adı ile Andromeda, literatürde kadınların mutlu olmayı bilinçaltında bir erkeğe bağlı kıldığı durumları açıklamak için kullanılmaktadır. İçinde bulunduğu zor koşullardan kurtulmak, sorumlulukların yükünden uzaklaşmak ve hayatının yoluna girmesi için bir erkeği beklemek ve bir erkeğin ilgisine muhtaç kalmak olarak daha açık bir şekilde ifade edebiliriz. Toplumsal hafıza ve normların süregelişi gereği hemen hemen her kadının bu kompleksi yaşadığını söylemek yanlış olmaz. Kadınların tüm yaşamını, yaratıcılığını, mutluluğunu ve doyumunu kısıtlayan bu tutum ne yazık ki kadınlar için daha zor bir yaşam yaratmakta.

Cabiria kendi portresini bağımsız ve güçlü göstermek için didinip duran, mücadeleci ve yırtıcı bir kadın olarak yansıyor. Lakin hayatı içinde Andromeda Kompleksi’nden kurtulamadığını pek çok sahnede görmekteyiz. Hiç kimseye ihtiyacı olmadığını haykıran Cabiria, bağımsızlıktan oldukça korkmakta aslında. Hayatını değiştirmek ve yoluna koymak için hep bir erkeği beklemekte.

Filmin, Cabiria’nın sevgilisi tarafından suya itildiği ve ihanete uğradığı sahne ile başladığını daha önce de söylemiştik. Cabiria bu sahneden sonra hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını ve güçlü bir şekilde hayatına devam edeceğini vurgular ve evine sahip oluşuna tutunur. İşine aynı şekilde devam eder ve orada bir erkeğe ihtiyacı olduğunu söyleyenlere oldukça zıt giderek sert tepkiler gösterir. Fakat bu tepkilerin hemen ardından film içerisinde sinema yıldızı olarak can bulan Alberto Lazzari ile karşılaştığı noktada adamın kendisine karşı olan tutumlarını önemsemeksizin arabasına biner ve onun kendisine vermiş olduğu değerin ve beğenilmenin ardına saklanır.

Arabasına binip Alberto’nun evlerine doğru gittikleri sahnede başka hayat kadını arkadaşlarını gören Cabiria onlara bağırarak yanındaki adamı göstererek nispet yapar. Böylesine değer biçtiği bir erkek tarafından ilgi görmek, ihtiyacı olmadığını iddia ettiği şeylere özünde ne kadar da hazır olduğunu göstermektedir.

Mağarada yaşayan yardıma muhtaç insanlara yemek götüren bir adamla, kaybolduğu bir yolda karşılaşır Cabiria. O adamla tanışmasının ardından o zamana kadar arkadaşı Wanda’nın dahi söz ettiği tanrının evine gitme ve dilek dileme fikrine yakınlaşır. Yardımsever adamdan önce buna şiddetle karşı çıkan Cabiria “Ne isteyecek mişim ki, benim bir evim bile var” der. Fakat kendisinden para çalmayan, seks işçiliği beklemeyen ve kötü davranmayan bu adamdan karşılıksız yardım görünce bir şeylere dair umut besler ve duyduğu bu yalnızlık hissinden çıkarak başka bir güce başvurur. Hayatını değiştirmek için bu sefer tanrıdan talepte bulunur.

Başka bir sahnede tek başına yürürken bir sihirbazın gösterisine denk düşer Cabiria. Sihirbaz insanları hipnoz ederek onlara istediğini yaptırabilmektedir. Bilinçaltlarını açığa çıkaracak sorular sorarak sahne şovu yapar. Cabiria sahneye çıktıktan sonra sihirbaz ona neden evlenmediğini sorar. Cabiria yine kimseye ihtiyacı olmadığını kendisinin zaten bir evi olduğunu söyler. Sihirbaz gücünü kullanarak Oscar adında biriyle beraber olduğunu söyleyerek hayal kurdurur Cabiria’ya.

Sihirbazın hipnozunun ardından aslında dilediği şeyleri ifade ederek birini beklediğini ve sevgiye ihtiyacı olduğunu açığa vurur. Bu sahne Cabiria’nın aslından istediklerini kabullenemediğini ancak içinde bir türlü kurtulamadığı bir muhtaçlık olduğunu, beklentiden vazgeçemediğini gördüğümüz en berrak sahnedir. Bu gösteri çıkışında kendisini Oscar olarak tanıtan biri ile tanışır. Cabiria’nın hayalindeki gibi davranan Oscar Cabiria’yı ona aşık olduğuna ikna eder. Tanrıdan dahi hayatını değiştirme talebinde bulunan ve bu fikri bir türlü zihninden atamayan Cabiria, inanmaya çok meyillidir. İçerisinde hala söküp atamadığı bir kurtarıcı beklentisi söz konusudur ki kısa süre içinde evlenme teklifi aldığı Oscar için her şeyinden vazgeçerek evini bile satar.

Sindrella kompleksinden kurtulduğu an olarak en son gözyaşlı bir şekilde kameraya baktığı sahneyi ele alabiliriz. Her şeyini kaybetme pahasına birine güvendikten sonra yaşadığı düş kırıklığına rağmen yerden kalkıp yola çıkan Cabiria, kendisine iyi günler dileyen mutlu bir genç kızın selamı ve yolda müzik yaparak ilerleyen neşeli topluluğun arasında yürümesi ile kendine güveni gelir ve yüzü güler.

Nino Rota ve Cabiria 

Nino Rota (1911-1979) tarihin bilinen en önemli film müzisyenlerinden biridir. Pek çok işe imza atan İtalyan besteci Rota, özellikle Baba filmi için yaptığı müzik ile bilinir. Cabiria’nın Geceleri’ni de eşsiz kılan imzalar atmıştır. Fellini’nin sıkça beraber çalıştığı Nino Rota’nın açılış jeneriğinde de duyduğumuz müzik film boyunca karşımıza çıkmaktadır. Cabiria’nın çocuk ruhlu halini, çektiği acıları ve hüznü, hırçınlığını ve arayışını içinde barındıran müzik, adeta karakterin ritimli bir sese dönüşmüş hali.

Film içinde kullanılan müzik form değiştirerek tema kazanır. Cabiria teması diyebileceğimiz müziğin ilk hali hatırlanmak ve hatırlanabilir bir ifade taşıyarak bizlere Cabiria’nın yaşadıklarını bir önceki yaşadığı anılara bağlayışını düşündürür.

Seks işçisi teması olarak adlandırabileceğimiz başka bir tema ise Cabiria’nın işine ve her ne kadar meydan okusa da muhtaç kaldığı erkeklik olgusuna işaret eden bir temadır. Bu tema aşağı inişlere sahipken kesikli ve şüpheye düşürücü başka bir özelliğe sahip iki taraflı bir yansıma bulur. Cabiria’nın mutluluğunu temsil eden tema ise müziği “lla r lla ra” sesi olarak duyabileceğimiz formdur. Bu temalar konuya ve hikayenin akışına göre kendilerine yer bularak bizlerde gerekli hissiyatları oluşturma görevini üstlenirler.

Film içerisinde kullanılan müzikler söz konusu olduğunda en vurucu kısım tabi ki son sahnedir. Çaresizliğin ve tükenmişliğin eşlik ettiği sahneden umudu doğuran müzik sesleri Cabiria’nın yeniden doğumu gibidir. Yolda karşılaştığı genç ve neşeli grupla beraber fona giren müzik Nino Rota’nın bestelediği “Ama Hayat Devam Ediyor” şarkısıdır. İşte fonda bu şarkı ile beraber kameraya gülümseyerek bakan Cabiria’nın umudu henüz alevlenmiştir. Müziğin anlamı ve eşlik ettiği bu sahne ile Cabiria için artık kompleksinden kurtulduğunu ve mutlu olmak için kimseyi beklemeyeceğini düşünebiliriz.

 

Cabiria'nın Geceleri IMDb

IMDb: 8.1/10

Mubi: 8.9/10

Letterboxd: 4.3/5

Cabiria'nın Geceleri Oyuncular

Cabiria: Giulietta Masina

Wanda: Franca Marzi

Oscar: François Périer

Alberto Lazzari: Amedeo Nazzari

Jessy: Dorian Gray

Cabiria'nın Geceleri Film Ödülleri

1958 Oscar - Yabancı Dilde En İyi Film Akademi Ödülü

1957 Cannes Film Festivali - En İyi Kadın Oyuncu Ödülü - Giulietta Masina

1957 Cannes Film Festivali - Özel Mansiyon Ödülü - Federico Fellini

1957 David di Donatello Ödülleri - En İyi Yönetmen David Ödülü - Federico Fellini

1957 David di Donatello Ödülleri - En İyi Prodüksiyon David Ödülü - Dino de Laurentiis

1957 San Sebastian Film Festivali - En İyi Kadın Oyuncu Ödülü - Giulietta Masina

Cabiria'nın Geceleri Film Müzikleri

Kaynaklar

https://viraverita.org/yazilar/cabirianin-ayakkabisifellininin-le-notti-di-cabiria-filmi-uzerine

https://gurkankilicaslan.com/le-notti-di-cabiria-federico-fellini-1957/

https://tr.wikipedia.org/wiki/Cabiria%27n%C4%B1n_Geceleri

https://gulsahmeralozgur.dr.tr/andromeda-kompleksi-veya-sindrella-kompleksi/


BENZER YAZILAR

Tick, Tick... Boom!: Bir Başarı Hikayesi

Lin Manuel Miranda’nın yönetmenliğini üstlendiği, Andrew Garfield’ın başrolünde olduğu otobiyografik bir müzikalden beyaz perdeye uyarlanmış olan Tick, Tick... Boom! hakkında bilgiler ve yorumlar.

9 Kere Leyla'ya başlarken

Ezel Akay kimdir? 9 kere Leyla filminin konusu, oyuncuları ve eleştiriler.


Paylaş